Hiç ummadığım bir an da girdin hayatıma. Sürpriz ben geldim durumları yani. Bizi biraraya getiren tanışmamızı sağlayan davamıza binlerce teşekkür ettim o dönem. Dışardan bakıldığında anlaşamayan iki insan gibi gözükürdük. Oysa kimsenin anlamadığı bir dili kullanıyorduk. Bakışlarımız yetiyordu.
Bir anda başladı, ikimizde ne olduğunu anlayamadık.Güzel gidiyordu,yani biz öyle sanıyorduk. Ta ki o lanet olası geceye kadar! Seni benden alan,bizi birbirimize düşman yapan üçüncü tekil şahıs.
Günler anlamsızdı artık. Hayat devam ediyordu işte öyle yada böyle. Vazgeçmek lugatım da yer almadığı için devam ettim gülmeye, daha doğrusu rol yapmaya. Aynalar halime kızgın,gülüşlerim bana küskündü.
Sonunda başarmıştım herşeyi,herkesi ve de kendimi kırmayı! Bitti denen yerden yeniden doğdum. Bunu yapmak zorundaydım. Bunu yapmamı bekleyen o kadar çok insan vardı ki. En çok ta içimde ki sesler istedi bunu. Başardım da hani. Eskiyi unutmak mümkün değil ama yaşandı diye bir çizik atmıştım. Ve geçmiştim alt satıra. Sensiz başlayan cümleler kurmanın akıl almaz mutluluğu vardı içimde. Sahi nasıl böyle olmayı başarmıştık biz?
Yine bir miting sabahı buluştu gözlerimiz. Bana kalsa gitmezdim ama daha ne kadar kaçabilirdim ki. Hem kaçması gereken ben değil,verecek bir cevabı olamayan sendin! Gözlerimi aldım gözlerinden. Bırakmak istemedin ama olanca gücümle karşı koydum bu sefer. Evet bu sefer olmayacaktı. Farkındaydın seni cezalandırdığımı. Bunları yazdığıma bakma. Mutluydum,lanet olsun yanında olduğum için o kadar mutluydum ki. Farklı bir iletişim aracını kullanıyorduk bu sefer. Benim sana fırlattığım zehirli oklarım senin sitemkar cümlelerin vardı. Senin sayıp bitiremediğin vazgeçişlerin benimse yeniden doğuşlarım...
Bir gün yüreğimin kapattığım kapısı yeniden çaldı. Ürkek bakışlarımla,içimdeki tarifsiz korkuyla gidip açtım. ve ta tam geri dönmüştün. Öyle söyledin . Geldim dedin sana geldim.
Aylardır içimde sana büyüttüğüm nefret silindi. İğrendim kendimden.
Zar zor neden geldin diyebildim.
Anlattın uzun uzun bir hata olduğunu bedelini ödediğini ve hala ödemeye devam ettiğini söyledin.
Burdan sonrasında ben değilim yüreğim hakimdi konuya.
Zaman istedim.
Beklemeye hazırım, gerekirse sonsuza dek beklerim seni dedin.
Son'suz! Severdik biz bu kelimeyi.
Direndim bakma öyle! Seni yeniden sevmemek için bütün gücümle direndim.
Herkesin adından sıkça bahsettiği o güçlü,düşüncelerinden taviz vermeyen,farklı,aykırı bir o kadar da ukala kız sana gelince yeniliyordu!
Yine öyle oldu. Uzun bir bekleyişin ardından"evet"dedim. Seninle herşeye "evet"! İşte böyle başladı.
Anı yaşıyoruz. Gülüyoruz bol bol. Ben saçmalıyorum o dinliyor. Ben yine saçmalıyorum o yine dinliyor. Sonra gözlerime bakıp Seviyorum seni diyor ya bu yetiyor. Böyle geçiyor işte günler.
Geçenlerde ben neyim senin için demiştim.
Nasıl anlatsam bilemiyorum.
Sen yeri geldiğinde dostumsun benim.
Bazen bağırıp hırsı mı aldığım,sonra dönüp sımsıkı sarıldığım insansın.
Yarınımsın. Yarım kalmış bütünlemeye çalıştığım umutlarımsın.
Sevgilimsin.
Can yoldaşım,sloganların arasında tutulduğum kavga arkadaşımsın!
Şimdi herşeyi bıraktım geldim sana. Küçük bir tomurcuk aldık yüreğimize. Onu büyütüyoruz.
Yarına. Yarınlarımıza!
"Yeni'den"
11 Ağustos 2010 Çarşamba
9 Ağustos 2010 Pazartesi
Geç”miş”
Çocukken de böyleydim ben hiçbir zaman doğruyu kabul etmedim! Kendi doğrularım vardı benim hep savaştım onlar için. Hiç kimseye düşmanlık benimsemedim tüm insanlığı sevdim! Bir gün boğulacağımı bildiğim denizleri,soğuk duvarları,gökyüzünü,yıldızları hatta bir gün çekip gideceğim bu lanet olası şehri,küfürler yağdırdığım bu kahrolası dünyayı bile he bir de o’nu! Sevdim.
O’ bende saklı!
Küçük umutlarım vardı benim. Büyüdüm silip attım onları verdim şeytana alıp götürsün ve satamadan geri getirmesin ümidiyle!
Öylede yaptı zaten bak yıllar geçti benim umutlarım hala yok.
Çocukken de böyleydim ben aykırıydım hep herkesin ak dediğine ben kara cevabını yapıştırırdım ne yapayım genlerimde vardı. Ama taşıyıcı genlerimde. Hani derler ya küçükken annene benziyorsun ya da babana diye bana diyemediler bu yüzden. Neden normal değildim bilmiyorum. Düşünürdüm bir zamanlar anladım ki düşündükçe salaklaşıyorum vazgeçtim bende.
Çocukken de böyleydim ben ani çıkışlarım vardı. Durduramadığım öfkem! Nedensiz mutluluklarım vardı yersiz sorularım!
Günler aylar geçti herkes değişti ama ben eskisi gibi kaldım!
Çocukken de böyleydim ben babamın bana aldığı bisikletle kaç kez düştüğümü hatırlamıyorum bile! Ama bir şeyi hatırlıyorum hırsla yeniden yeni den oturduğum o koltuğu inatla ayağımı koyduğum pedalı. Başaracağıma o kadar emindim ki! Başardım da. Hem de hiç ummadığım bir anda!
Çocukken de böyleydim ben. Zorla bir şey yaptıramazdı kimse bana, inatçıydım. Keçi inadı dediklerinden hem de!
Çocukken de böyleydim ben biri beni kızdırdığın da ona tepki gösterir konuşmazdım! Ama asla yüreğimde olmadı bu küslük hep rol yapardım! Onlar özür dilerdi bende affederdim.
Çocukken de böyleydim ben çılgıncasına gülerdim! Ağlamak neydi neyin nesiydi pek bilmezdim! İnatla güldüğümü hatırlarım sadece çocukluk demek gülmek demekti benim için.
Çünkü bütün çocuklar gülmeliydi. Gülmeyen, gülmeyi bilmeyen çocuklara gülmeyi öğrettiğim oldu ilk tiyatro deneyimimi de böyle kazandığımı hatırlıyorum.
Çocukken de böyleydim ben her şeyimi paylaşırdım sahiplenme duygum pek yoktu. Bana göre her şey herkesindi öylede olmalıydı zaten. Bir gün çekip gideceğim bu dünyada kendime ait bir şeyler bırakmak bana göre değildi.
Çocukken de böyleydim ben hayal kurardım bol bol. Gerçekleri yok saymazdım ama tüm gerçeklere inat hayallere inanırdım! Bana sorsan bu dünyayı sadece 2 dakikada toz pembe yapabilirdim.
Ve çocukken böyle değildim ben. Aşk romanlarda yazan bir kelime tek heceydi. İnanmazdım, soyut olan hiç bir şeye inanmadığım gibi ta ki sen çıkana kadar karşıma. Sana tutulana kadar. Benim olmayacağını bildiğim bir oyuncaksın sen ama içimdeki çocuk inatla istiyor seni!
Bir milad oldun sen bende aşk’tan önce ve aşk’tan sonra diye ikiye ayırdım her şeyi. Şimdi nerdeyim, sorma sakın bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var bilmediğim her şeyde bir parça sen arıyorum!
O’ bende saklı!
Küçük umutlarım vardı benim. Büyüdüm silip attım onları verdim şeytana alıp götürsün ve satamadan geri getirmesin ümidiyle!
Öylede yaptı zaten bak yıllar geçti benim umutlarım hala yok.
Çocukken de böyleydim ben aykırıydım hep herkesin ak dediğine ben kara cevabını yapıştırırdım ne yapayım genlerimde vardı. Ama taşıyıcı genlerimde. Hani derler ya küçükken annene benziyorsun ya da babana diye bana diyemediler bu yüzden. Neden normal değildim bilmiyorum. Düşünürdüm bir zamanlar anladım ki düşündükçe salaklaşıyorum vazgeçtim bende.
Çocukken de böyleydim ben ani çıkışlarım vardı. Durduramadığım öfkem! Nedensiz mutluluklarım vardı yersiz sorularım!
Günler aylar geçti herkes değişti ama ben eskisi gibi kaldım!
Çocukken de böyleydim ben babamın bana aldığı bisikletle kaç kez düştüğümü hatırlamıyorum bile! Ama bir şeyi hatırlıyorum hırsla yeniden yeni den oturduğum o koltuğu inatla ayağımı koyduğum pedalı. Başaracağıma o kadar emindim ki! Başardım da. Hem de hiç ummadığım bir anda!
Çocukken de böyleydim ben. Zorla bir şey yaptıramazdı kimse bana, inatçıydım. Keçi inadı dediklerinden hem de!
Çocukken de böyleydim ben biri beni kızdırdığın da ona tepki gösterir konuşmazdım! Ama asla yüreğimde olmadı bu küslük hep rol yapardım! Onlar özür dilerdi bende affederdim.
Çocukken de böyleydim ben çılgıncasına gülerdim! Ağlamak neydi neyin nesiydi pek bilmezdim! İnatla güldüğümü hatırlarım sadece çocukluk demek gülmek demekti benim için.
Çünkü bütün çocuklar gülmeliydi. Gülmeyen, gülmeyi bilmeyen çocuklara gülmeyi öğrettiğim oldu ilk tiyatro deneyimimi de böyle kazandığımı hatırlıyorum.
Çocukken de böyleydim ben her şeyimi paylaşırdım sahiplenme duygum pek yoktu. Bana göre her şey herkesindi öylede olmalıydı zaten. Bir gün çekip gideceğim bu dünyada kendime ait bir şeyler bırakmak bana göre değildi.
Çocukken de böyleydim ben hayal kurardım bol bol. Gerçekleri yok saymazdım ama tüm gerçeklere inat hayallere inanırdım! Bana sorsan bu dünyayı sadece 2 dakikada toz pembe yapabilirdim.
Ve çocukken böyle değildim ben. Aşk romanlarda yazan bir kelime tek heceydi. İnanmazdım, soyut olan hiç bir şeye inanmadığım gibi ta ki sen çıkana kadar karşıma. Sana tutulana kadar. Benim olmayacağını bildiğim bir oyuncaksın sen ama içimdeki çocuk inatla istiyor seni!
Bir milad oldun sen bende aşk’tan önce ve aşk’tan sonra diye ikiye ayırdım her şeyi. Şimdi nerdeyim, sorma sakın bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var bilmediğim her şeyde bir parça sen arıyorum!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)